3 Nisan 2009 Cuma

BIRAKTIĞIM YER


Onu bıraktığı, kendini bıraktığı yer tam orasıydı.

Rüzgarlıydı yine. Neşeliydi etrafındakiler, gülüyordu yüzü ya maskeliydi, içindeki yangını kapatma endişesiydi. Benim yangınım, bilmesin kimse.

Tanımadığı sokaklar, soğuk, karanlık. Yangın da büyüyor iyiden iyiye. Bir de savaş asillerle, duygusallar arasında . Yok canım, son derece doğal olurum, neşeli, umursamaz, dik. ki sıradan bir insan artık o ne geriyorsun kendini. Karar vermenin rahatlığıyla yaktı, yarısını rüzgarın içeceği sigarasını. Kafasında hafif bir müzik.

Nerdeydi bu kafe. Nasıl hatırlayamazdı? Aslında gitmişlerdi oraya beraber. Durdu bir an. Beraber... O yüzden hatırlamıyorum dedi, çünkü o varken dünya bizdik. Baksa da görmüyordu ki gözleri... Tatlı bir gülümseme yayıldı yüzüne ya, içinden bir tepki kabardı hemen, kendine gel nerdeyse geldin !

Bir süredir saatine bakıyordu ya gözleri, biri saat kaç dese verecek cevabı yoktu. Ne bakıyorum ben ya saate, topla kendini. Ellerim, ellerim... dursun cebimde, bir de onlara yer aramakla uğraşamam. Kapı açıldı, dön arkana, bozma sakın kendini, dik, rahat... Alev alevdi, kalbinin sesi sağır eder gibiydi kulağında.

Tüm ışıklar söndü bir anda sahnede, sesler kesildi, insanlar, herşey herşey bir anda kayboldu. Tek bir hareket, tek bir algı. Gülen bir yüz. O yüzde gözler. Gözlerde hüzün. Sahte, herşey sahte. Tiyatro sahnesi burası.. Bir tek gözler gerçek ve ben ordayım, kayboluyorum.

Gözünü çekti karşısındakinin gözünden. Sis biraz dağıldı, sesler gelmeye başladı kulağına. Ama içerideki yangın öyle büyümüştü ki bedenine zor sahip oluyordu. Eller sarılmaya gidiyordu coşkuyla, sıkmaktan ellerini titremeye başlamıştı, bütün enerjisini ellerine verdi, durun durun yerlerinizde. Konuşacak hali kalmamıştı, yaslanacak bir yerler aradı arkasında. Güçlü duracaktın, dik duracaktın. Kısık bir sesle nasılsın diyebildi, manalı manasız. Zaten dinlemedi cevabını bile, olmuyor kaçç kaççç. Çıkmıyordu içeriden kelimeler, düğüm düğümdü boğazı.. İçinde yüzyılın en sessiz savaşı..

Sonra bir sıcaklık , rahatlama akmaya başladı sağ omzundan içine, bir ağrı kesici tadında, yangın söndürücü, ateşkes diye bağırdı sesler içinde, huzur akmaya başladı sağ omzundaki kadının elinden. Titredi, yumuşadı herşey.. Çekme elini, çekmeee diye haykırdı içinden... Ama dönmüştü bile el sahibine. Kabullendi, bitti dedi. Aldığı narkozun etkisiyle. Hoşcakal.

Gözünde iki damla buğulu yaş, nereye gittiğini bilmeyen ayaklar, sıkılmaktan halsiz düşmüş eliyle çıkardı cebinden sigarayı, derin bir nefes. Kafasında belli belirsiz bir şarkı, kayboldu karanlığın içinde.

Büyüydü bu ... Tüketmesinler büyümü... Tüketti, yitirdi...

1 yorum: